Dünya Geneli Aşırı Yoksulluk Önlenebilir mi?

Burak Şenol
5 min readNov 7, 2019

Gezegende bulunan insanların hepsinin iyi şartlarda yaşamadığının elbette farkındasınız. Hatta gözünüze çarpan haberlerde durumun hiç iç acıcı olmadığını ve bu kötü gidişatın gezegensel olarak önüne geçilemeyeceğinin ve yaşadığımız nüfus patlaması, iç savaşlar, küresel ısınma gibi sorunların gelecek nesillerimize sadece kurak araziler, kıtlık ve hastalıklardan başka bir şey bırakmayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bütün bunlardan bağımsız olarak gezegenimizdeki aşırı yoksulluğun gidişatı sandığımız kadar kötü olmayabilir!

Dünyada süregelen aşırı yoksulluğu kavram olarak anlayabilmek için önce aşırı yoksul kişilerin ve ailelerin genel durumlarını incelememiz gerekiyor.

  • Belli kıtalardaki aşırı yoksul ailelerin genellikle sadece kendi yetiştirebilecekleri temel gıdalara erişimleri oluyor.
  • Kötü bir hasat olduğunda yada işler yolunda gitmediğinde durum onlar için hayati anlamda kritikleşiyor.
  • Bu tip ailelerdeki bireyle özellikle çocuklar genel itibari ile barınma,temizlik, eğitim ve sağlık gibi ihtiyaçlardan uzak bir şekilde bütün enerjilerini ve motivasyonlarını onlar için tek önemli şey olan gıda arayışına harcıyorlar.

Yukarıdaki maddelerde belirtilen durumlar konunun bize yansıyan çok temel ve görünür bir kısmı. Bütün bunların yanında birde sonu öngörülemeyen iç savaşlar ve temel hizmetlerden, altyapılardan yoksun birçok ülkenin vatandaşlarını eklediğimizde sonuç istatistiksel anlamda çok daha vahim bir hale geliyor.

Aşırı Yoksulluk Önlenebilir mi?

Kısa cevap, şuan için maalesef HAYIR.

Fakat bütün bu vahim tablodan daha geniş bir açıyla büyük resme baktığımızda istatistiksel anlamda çok şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu konuyla alakalı Gates Vakfının yapmış olduğu ankette 2000 kişi seçilerek onlara dünya geneli aşırı yoksulluğun 1990 yılındaki belirtilen oranı gösterilip o tarihten bu zamana (anket 2017 yılında yapılıyor) “Sizce yüzde(%) kaç düşmüştür?” sorusu yöneltiliyor. Aşağıdaki tabloda ankete katılanların vermiş olduğu cevabın ortalama yüzdesini ve gerçek “Dünya Bankası” verilerini karşılaştırabilirsiniz.

  • Kırmızı ( Ankete katılanların verdiği ortalama cevap)
  • Mavi ( Dünya Bankası Verileri)
1990–2017 arası dünya geneli aşırı yoksulluğun düşme oranı
1990–2017 arası dünya geneli aşırı yoksulluğun azalma oranı(Mavi)

Görülen sonuç aslında tahmin edilenden çok daha iyi durumda. Yukarıdaki grafiğin anlamı; 1990 yılından bu zamana kadar aslında “1.6 milyar” insanın aşırı yoksulluğu yenerek yaşam kalitelerini belli düzeyde arttırdığının göstergesi. Bu verilerin büyük çoğunluğunda temel alınan değer ise dünya bankası tarafından ortaya çıkarılan aşırı yoksulluk sınırı değerine dayanıyor. Buda “günde 1.90 dolara” denk geliyor. Belirlenen bu rakam birçok ekonomist ve politikacı tarafından yeterli olan seviyenin çok altında görülsede, aşırı yoksullukla en çok mücadele veren belli başlı ülkelerin dolara karşı olan alım gücü seviyeleri dikkate alındığında hesaplanan bu değer elimizdeki verileri değerlendirmek açısından kullanılabilir bir seviyeye geliyor.

Tabi ki yukarıda bahsedilen günlük kazanç değerini (1.90 usd) geçmek ve bununla beraber temel hizmetlere ve temiz gıdaya erişmek bu mücadelenin tek amacı değil. Asıl amaç bu seviyenin çok daha üzerine çıkarak dünya nüfusunda aşırı yoksulluk çeken büyük bir kitleyi yaşadıkları ülkeden bağımsız olarak “orta gelir” seviyesine çıkarmak. Bunun sebebi orta gelir nüfusunun ülkelerin sahip olduğu demokrasiyi korumada ve en iyi şekilde uygulanmasında büyük rol oynadığı gerçeğidir.

Dünya Geneli Aşırı Yoksulluğun Azaltılmasında Önemli Yere Sahip 2 Örnek(Dalga):

Aşırı yoksulluğa karşı alınan önlemler sayesinde muazzam sonuçlar elde etmiş ve bu sonuçlar sayesinde dünya geneli seviyeyi %9 gibi bir rakama indiren “2 örnek ülke” ve “2 önemli dalga sonuçları” aşağıdaki tabloda görebilirsiniz;

1990–2017 arası Çin’de aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısının değişimi.

Yukarıdaki tabloda gösterilen 1. Dalga örneğinde Çin sınırları içerisinde 1990 yılında aşırı yoksulluk sınırının altında 754 milyon insan yaşarken, bu sayı 2017 yılına geldiğimizde 39 milyona kadar düşüyor.

1990–2017 arası Hindistan’da aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısının değişimi.

2. Dalga olarak görülen Hindistan’da ise 1990 yılında aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısı 371 milyon iken, bu sayı 2017 yılına geldiğimizde 98 milyona kadar düşüyor.

Bütün Bunlardan Sonra Karşımıza Çıkan En Önemli Soru: Aşırı Yoksulluğu Neredeyse Yok Edecek Seviyeye Getirecek Bir 3. Dalga Yaratabilir miyiz?

Tekrar kısa bir cevap verecek olursak, bu hiç kolay olmayacak!

Bu soruya daha detaylı bir cevap bulabilmemiz için tekrardan grafiklerimize geri dönelim ama bu sefer verileri bölgelere ayırarak inceleyelim.

1990 yılında bölgelere göre aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların oranı

1990 yılını gösteren yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere aşırı yoksullukta yarı yarıya çoğunluğu oluşturan bölgeler; Güneydoğu Asya, Doğu Asya ve Okyanusya olarak gözüküyor.

Aynı grafiğin 2017 yılı için olanı ise bu şekilde;

2017 yılında bölgelere göre aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların oranı

Görüldüğü gibi 2017 yılına gelindiğinde aşırı yoksulluk çeken insanlar içinde “Afrika” kıtasında bulunanların sayısı neredeyse yarıyı geçiyor. Elimizdeki verileri kullanarak hesaplama yapıldığında, ortaya 2050 yılı için bir tahmin çıkartırsak sonuçlar dahada şaşırtıcı hale geliyor.

2050 Yılında Aşırı Yoksulluk sınırının altında yaşayan Sahra Altı Afrika’daki insanları gösteren grafik. (Tahmini)

Sahra Altı Afrika’daki bu verileri ülke bazında yorumladığımızda grafikte açık ara farkla gözümüze 2 ülke çarpıyor. Bunlar;

  • Nijerya
  • Demokratik Kongo Cumhuriyeti

Buraya kadar olan kısımda aşırı yoksulluğa büyük resimden başlayarak kıtalara ve en son ülkelere / bölgelere kadar indirgeyip inceleme fırsatı bulduk. Gösterilen bu ülkelerdeki sahip olunan ortak sıkıntılar;

  • Yüksek suç oranı.
  • Doğal afetlere karşı yetersiz altyapı.
  • Sağlık sisteminin olmaması / yetersizliği.
  • Eğitim sisteminin olmaması / yetersizliği.
  • Küresel ısınmanın etkilerinin en çok görülen alanları içermesi.(tarımsal verimin düştüğü topraklar, su yetersizliği, kuraklık,…)

Bütün bunların yanında en çok görülen sıkıntı ise yüksek doğum oranının bir sonucu olarak aşırı nüfus artışı.

2100 yılı tahmini doğum sayıları.

Grafikte gösterilen dünya geneli tahmini doğum sayıları ile Sahra Altı Afrika tahmini doğum sayıları karşılaştırıldığında gerçek ortaya çıkıyor. 2100 yılına gelindiğinde dünya üzerinde doğacak bebeklerin yarısı Afrika kıtasında olacak. Bundan daha kötü olan ise bunların Afrika’nın en fakir bölgelerinde doğan bebekler olacak olması.

Alınabilecek Önlemler:

İlk 2 dalga örneğe tekrar dönersek, bu dalgaları başarabilen ülkelerin (Çin, Hindistan) yapmış olduğu yatırımlar genellikle insana yapılan yatırımlardan oluşuyor. Bunların başında sağlık ve eğitim yatırımları geliyor.

Çin bu temel yatırımlar için güzel bir örnek barındırıyor. 1990 yılında Çindeki 3 çocuktan 1'i eğitim ve sağlık anlamında tam potansiyeline ulaşamıyordu. Tipik bir çinli gencin o yıllarda lise eğitimi dahi yoktu. Fakat günümüze gelindiğinde Çinli gençlerin çoğunluğa yakını liseye gitmekle kalmıyor, lise mezunu gençlerin yarısından fazlası üniversite eğitimi alıyor. Çinin bu sonuca ulaşabilmek için yaptığı yatırımlar Afrika kıtası için temel alınabilir.

2050 yılı için tahmini senaryolara göre aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısının değişimi.
  • Senaryo 1(Kırmızı) : İnsani yatırımlar görmezden gelinirse oluşacak durum.
  • Senaryo 2(Beyaz) : Şuan ki tahminlere göre oluşacak durum.
  • Senaryo 3(Yeşil) : İnsani yatırımlara hız kazandırılıp temel bir hizmet ve altyapı oluşturulursa oluşacak durum.

Bütün bu grafiklere ve verilen örneklere bakıldığında eğitime ve insani değere odaklı yapılan doğru yatırımlarla aşırı yoksulluğu dünya üzerinde yok etmenin eşiğine getirebilecek bir 3. dalganın yaratılması hiçte uzak bir hayal değil.

Kaynaklar:

--

--